EPDK/Yılmaz: Yenilenebilir kurulu gücümüz 73 GW’a yükseldi ve elektrik kurulu gücümüz içinde %60’ın üzerinde bir paya ulaştı
ForInvest – EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, 2005 yılında yaklaşık 13 GW olan yenilenebilir kurulu gücün, 2025 yılı itibarıyla yaklaşık 73 GW’a yükseldiğini ve toplam elektrik kurulu gücümüz içinde yüzde 60’ın üzerinde bir paya ulaştığını vurguladı.
Başkan Yılmaz, ERRA (BÖLGESEL ENERJİ DÜZENLEYCİLERİ BİRLİĞİ) Çalıştayı’nda yaptığı açıklamada, “Son 20 yılda ülkemiz yenilenebilir enerji alanında büyük bir dönüşüm gerçekleştirdi. Bu gelişme, Türkiye’nin kararlı enerji politikalarının, yerli ve yenilikçi çözümleri teşvik eden düzenleyici çerçevenin, ve ülkemizdeki uygun yatırım ve finansman ortamının bir sonucudur.” dedi.
Yılmaz, açıklamasında şunları söyledi:
“Bugünkü ERRA Çalıştayı gibi çalıştaylar, enerji geleceğimizi şekillendiren fırsatları ve karşılaştığımız zorlukları birlikte değerlendirmek için çok değerli bir ortam sunmaktadır.
Hepinizin bildiği üzere enerji, sadece ekonomik kalkınmanın değil, aynı zamanda barışın ve istikrarın da temel unsurlarından biridir.
İki yılı aşkın bir süredir uluslararası kamuoyunun gözleri önünde gerçekleşen İsrail’in Gazze’ye yönelik soykırımının ardından sağlanan ateşkes, bölge halklarının huzur ve güvenlik içinde yaşaması kadar, enerji güvenliği ve sürdürülebilir kalkınma hedefleri bakımından da önemli bir dönüm noktası ve umut kaynağı olmuştur.
Unutulmamalıdır ki barışın ve istikrarın tesis edildiği bir coğrafyada, enerji kaynakları çatışma değil, iş birliği aracına dönüşür.
Sayın Cumhurbaşkanımızın sık sık vurguladığı gibi tarih boyunca bir damla petrolü bir damla kandan daha değerli gören zihniyet ne yazık ki insanlığa büyük acılar yaşatmıştır… Bizler için ise asıl olan daima insandır. Çünkü insan varsa petrolün, elektriğin, enerjinin bir anlamı vardır.
Gururla ifade etmek isterim ki Türkiye’nin ateşkes sürecinde sağladığı katkı da ülkemizin sadece insani yaklaşımının değil barış odaklı stratejik vizyonun bir göstergesidir.
Çünkü enerji ancak barışın hüküm sürdüğü topraklarda anlam kazanır; barış ise enerjinin adil, güvenli ve ortak fayda temelinde paylaşıldığı bir dünyada kalıcı hale gelir.
Çok değerli misafirlerimiz
Bildiğiniz üzere yenilenebilir enerji ve sürdürülebilirlik, dünya genelinde enerji piyasalarının değişmeyen tartışma konularını oluşturmaktadır. Yenilenebilir enerji kaynakları ithal kaynaklara bağımlılığı azaltarak ekonomik büyümeyi desteklerken, jeopolitik risklerin azaltılması ve çevresel koruma açısından giderek daha kritik bir rol oynamaktadır.
Türkiye, bu alanda bölgesinde örnek bir ülke olarak öne çıkmaktadır… İzlediğimiz sürdürülebilir enerji politikası ve stratejilerin yanı sıra geliştirdiğimiz düzenleyici çerçeve ile; her geçen gün yenilenebilir enerji kapasitemizi artırırken teknolojik şebeke altyapımızı da geliştirmekteyiz.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu olarak, düzenleyici çerçevelerimizi enerji dönüşümünü hızlandıracak, piyasa aktörlerine güven verecek ve vatandaşların enerji sistemine daha etkin katılımını mümkün kılacak şekilde geliştirmeye çalışırken, ERRA gibi kurumlar arası platformlarda da bölgesel enerji politikalarının şekillenmesine katkı sunmaya devam ediyoruz.
Bu doğrultuda, bugün ev sahipliği yaptığımız kolektif öz-tüketim ve enerji toplulukları konusunda uluslararası deneyimlerin ve iyi uygulama örneklerinin tartışılacağı çalıştay hepimiz için değerli bir fırsat teşkil etmektedir.
Bu etkinliğin, ERRA üyesi ülkelerin kendi şartlarına en uygun düzenleyici araçları belirlemesine katkı sağlayacağına inanıyoruz.
Son 20 yılda ülkemiz yenilenebilir enerji alanında büyük bir dönüşüm gerçekleştirdi.
2005 yılında yaklaşık 13 GW olan yenilenebilir kurulu gücümüz, 2025 yılı itibarıyla yaklaşık 73 GW’a yükselmiş ve toplam elektrik kurulu gücümüz içinde yüzde 60’ın üzerinde bir paya ulaşmıştır. Bu gelişme, Türkiye’nin kararlı enerji politikalarının, yerli ve yenilikçi çözümleri teşvik eden düzenleyici çerçevenin, ve ülkemizdeki uygun yatırım ve finansman ortamının bir sonucudur.
Türkiye’de elektrik üretimi lisanslı, lisanssız ve YEKA modelleriyle yürütülmektedir. Lisanslı üretim, destekleme mekanizması ve yerli katkı desteği ile yatırımcılara öngörülebilir gelir, hukuki güvence ve yatırım güvencesi sunarken enerji arz güvenliğimizi güçlendirmektedir. Lisanssız üretim ise kişilerin ve işletmelerin kendi elektriğini üretmesine imkân tanıyarak piyasanın gelişmesine, enerji verimliliğine ve maliyet tasarrufuna katkı sağlamaktadır. YEKA modeli ise büyük ölçekli sahalarda yerli üretimi teşvik ederken, ülkemizde teknoloji transferini ve yan sanayi gelişimini desteklemektedir. Bu durum hem ekonomik fırsatlar hem de sürdürülebilir kalkınma açısından büyük önem taşımaktadır.
Türkiye’nin enerji politikaları yalnızca mevzuat düzenlemeleriyle sınırlı değildir; aynı zamanda sürdürülebilirlik anlayışının günlük yaşamın her alanına yansıması için somut adımlar atılmaktadır. Yenilenebilir enerji yatırımlarından enerji verimliliği uygulamalarına, elektrikli araç şarj altyapısından akıllı şebeke çözümlerine kadar geniş bir yelpazede atılan adımlar, ülkemizin düşük karbonlu bir geleceğe yönelik kararlılığını ortaya koymaktadır.
Bugün sizleri ağırladığımız EPDK binası da bu vizyonun somut bir göstergesidir. Akıllı bina konseptiyle tasarlanan binamızda enerji verimliliği her alanda önceliğimizdir. Çatımızdaki güneş panelleri, temiz enerji üreterek kendi ihtiyacımızın ortalama yüzde 30’unu karşılarken, elektrikli araç şarj istasyonlarımız ise düşük karbonlu ulaşımı teşvik etmektedir. Binamızda kullanılan akıllı otomasyon sistemleri, enerji tüketimini sürekli izlemekte ve optimizasyonu sağlamaktadır. Böylece sürdürülebilirlik yalnızca politikalarımızda değil, günlük yaşamımızda da somut bir şekilde hayata geçmektedir.
Bugün burada yapılacak tartışmaların yalnızca teknik düzeyde değil, aynı zamanda sosyal fayda, adil dönüşüm ve sürdürülebilir kalkınma boyutlarında da verimli sonuçlar üreteceğine inanıyorum. Çünkü hepimizin ortak hedefi, daha temiz, daha adil, daha kapsayıcı bir enerji geleceği inşa etmektir.”
